Türkiye Turizmi Yeniden Yükseliş Trendine Girdi
|Antalya’da 29-30 Kasım 2017 tarihlerinde düzenlenen Uluslararası 7. Resort Turizm Kongresi’nde dünya ve Türkiye turizminin önemli konuları ele alındı. AKTOB’un önderliğinde yapılan kongreye; başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere kamu yönetimi ve yerel yönetimler geniş bir katılım gerçekleştirip önemli katkılarda bulundu. Öte yandan, konaklamadan tur operatörlüğüne, havayolundan tedarikçilere kadar uzanan geniş yelpazede; dünya ve Türkiye turizminden tepe yöneticiler, uzmanlar ve paydaşlar kongreye aktif katılım gerçekleştirdi.
Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Dr. Erkan Yağcı,29-30 Kasım’da Antalya’da gerçekleştirilen 7. Uluslararası Resort Turizm Kongresi ile ilgili sonuç bildirgesini açıkladı.
Yağcı’nın açıkladığı sonuç bildirgesinde: “Ülkemiz turizmi de 2016 krizinin ardından % 28 gelişme göstererek sıkıntılı bir eşiği aşıp yeniden yükseliş trendine girdi. Ancak şu gerçekleri de unutmamak gerekir: Kıta Avrupası’nda özellikle terör ve güvenlik endişeleri hayatın bir normali haline gelmiştir. Türkiye turizmde artıları ve eksileri, yaşanan olumsuzluklar ve elde edilen başarılarıyla uluslararası seyahat endüstrisi için bir ‘Case study’, incelenmeye değer, yakından izlenmesi gereken ve ihmal edilemez bir destinasyondur. Türkiye’de turizm, ulusal niteliği en yüksek sektörlerdendir” ifadeleri yer aldı.
Kongrede ele alınan konular ve öne çıkan gelişmeler:
Uluslararası 7. Resort Turizm Kongresi açılış konuşmasını yapan AKTOB Başkanı Dr.Erkan Yağcı, dünya ve Türkiye turizminde önemli süreçlerden geçildiğine vurgu yaparak, 2016/2017’de Türkiye’nin çok önemli bir deneyimden daha başarı ile geçtiğine işaret etti. Yapısal sorunlarımızın da olduğuna dikkat çeken Yağcı, bunların da, her geçen sezon daha da güçlenen kamu özel sektör işbirliği ile aşılabileceğine vurgu yaptı. Çevreden üretime, istihdamdan yatırımlara kadar sorunlar ve fırsatların geçmiş on yıllara göre daha fazla küresel olduğunu söyleyen Erkan Yağcı, “Çözümler ve yenilikler de küresel yaratılmalıdır” dedi.
Dr. Erkan Yağcı, “Elbette her zaman her durumda olayları aynı şekilde değerlendirip, aynı bakış açısına sahip olmayabiliriz. Ki böyle de olmamalıdır. Çağdaş toplumlarda uzlaşılmış farklılıkların kabulü ile hayatı sürdürebilmek çok önemlidir. Turizm sektörü kamu-özel sektör işbirliği rol modelinin en uygulanabilir sektör olduğu aşikardır. Yeter ki bizler bu işbirliği zeminini ve isteğini her zaman yaşatalım” dedi.
Ayrıca başarıda sektörün sahip olduğu birikim ve deneyimin önemli bir payı vardır. Ama başarının tek nedeni bu değildir. Türkiye’nin turizmde gösterdiği gelişmede şu olgular önemli rol oynadı.
Turizmin; havayolu ulaşımı, konaklama ve pazarlamadan oluşan ve üç ayaklı sac olarak tanımlanan yapısında Türkiye’de sektör önemli oranda ulusal güce dayanıyor.
Uluslararası alana en açık, diğer sektörlere göre dış pazara ve Avrupa ile rekabete çok önce açılmış bir sektör olarak turizmin gücünü ulusal nitelikli yapıdan alması önemlidir.
AKTOB Başkanı, Türkiye’nin turizmde artıları ve eksileri, yaşanan olumsuzluklara ve elde edilen başarılarıyla uluslararası seyahat endüstrisi için bir ‘Case study’, incelenmeye değer incelenmesi gereken bir destinasyon olduğunu söyledi.
Dr. Yağcı yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
Dünyada istihdamını en çok artıran ve yoksulluğun, eşitsizliğin azaltılmasında önemli rolü olan turizm sektörü 2017 yılında kritik eşiklerden birini daha atlatıyor.
Ülkemiz turizmi de 2016 krizinin ardından % 28 gelişme göstererek sıkıntılı bir eşiği aşıp yeniden yükseliş trendine girdi. Ancak şu gerçekleri de unutmamak gerekir:
Kıta Avrupası’nda özellikle terör ve güvenlik endişeleri hayatın bir normali haline gelmiştir. Avrupa içinde genel iktisadi durumla ve bazı sosyo-politik kaygılarla oluşan temkinli iyimser hava ortadadır. Suriye, Irak, İran, Ortadoğu ve kısmen kuzey Afrika bölgelerindeki istikrar mücadelesine rağmen bazı belirsizlikler varlığını korumaktadır.
Diğer yandan başta havayolları olmak üzere, turizm sahasında görülen bazı iflaslar da dikkat çeken unsurlardır. 2018’in dünya, ülkemiz ve sektör için olumlu gelişmelere sahne olacağı umudunu taşıyoruz. Turizm milyonlarca insanın rahat yaşamasına ortam sağlayan büyük bir ekonomik güç ve istihdam sağlayıcıdır.
Bu noktada bir konuya özellikle dikkat çekmek istiyoruz:
Türkiye turizmde bir ‘Örnek vaka’ dır. Case Study’ dir. Ayrıca Türkiye’de turizm, ulusal niteliği en yüksek sektörlerdendir. Bunda sektörün sahip olduğu birikim ve deneyimin önemli bir payı vardır. Ama başarının tek nedeni bu değildir. Türkiye’nin turizmde gösterdiği gelişmede şu olgular önemli rol oynadı.
Turizmin; havayolu ulaşımı, konaklama ve pazarlamadan oluşan ve üç ayaklı sac olarak tanımlanan yapısında Türkiye’de sektör önemli oranda ulusal güce dayanıyor. Uluslararası alana en açık, diğer sektörlere göre dış pazara ve Avrupa ile rekabete çok önce açılmış bir sektör olarak turizmin gücünü ulusal nitelikli yapıdan alması önemlidir.
Bu tesisler ülkenin kendi içinden çıkardığı yatırımcılar eliyle inşa edilmiş ve yerli işletmeciler eliyle işletilmektedir. İşletme zincirlerinin yüzde 82’si yerli işletmecilerindir.
Öte yandan dünya çapında bir ilk olan Türk tur operatörlüğünün zirveye ulaşmasında da konaklama kesiminin sağladığı destek ve olanaklar önemli rol onadı.
Zira paket tur gelirinin yüzde 70’e yakın bölümünü havayolu ulaşımı ve konaklama ücretleri oluşturuyor. Bu alan ve birimlerin kimin elinde olduğu turizmden elde edilen gelirden ülkede kalan miktarı belirlediği gibi, ülkelerin turizme ne oranda hakim olduklarını göstermesi bakımından da önemlidir.
Turizmde turist ağırlayan ülkelerde konaklama sektörün lokomotifi ve en önemli unsurudur. Bu noktada Türkiye rakip ülkelerden İspanya, Yunanistan ve Mısır’a göre çok önemli bir avantaja sahiptir. Bu avantaj otellerin yatırımdan, işletme ve yönetime kadar her açıdan yerli firmaların elinde olmasıdır. Yaşanan bunca krize karşın sektörün gelişebilmesinin en önemli dayanağı da budur.
7. Resort Kongresi’ne açıklamalarda bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Türkiye turizminin birlikte çalışılarak yeniden yükselişe geçtiğine vurgu yaptı. Bakan, turizmin özellikle ekonomi ve istihdam açısından stratejik sektör olduğunun altını yeniden çizdi. Sektörle ilgili planlamaların daha fazla birliktelikle yapılacağını da belirten Bakan, “Mücadele edersek, önümüzde sonuç alacağımız yıllar duruyor. Önümüzdeki yıllar hem Türkiye ekonomisi, hem de turizm için son derece önemli” dedi.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel de “Bir destinasyonun bu kadar kısa sürede toparlanmasının büyük bir başarı olduğunu, Bu toparlanmada tüm bileşenlerin büyük payı olduğuna vurgu yaparak, dünya turizminin hızlı bir değişim içinde olduğunu ve her bölge ve destinasyon için yeni konseptler geliştirmek gerektiğini, kişiye özel hizmetlerin artması ve tüm bunlar için daha somut ve net hedefler belirlenin şart olduğunu söyledi.
Antalya Valisi Münir Karaloğlu, 2017’de umutla ve birlikte çalışarak, büyük oranda konjonktürel olan bir krizin aşıldığını belirtti. Vali Karaloğlu, gelecek dönem başarılarının anahtarının da turizmdeki yeni davranış ve eğilimlerin bulunması, yakalaması ve uygulanması olacağını söyledi.
FTI CEO’su Dietmar Gunz da Türkiye’nin küresel turizm pazarındaki güçlü özelliklerine işaret ederek, Türkiye’nin turizm alanında alternatifinin yine kendisi olduğunu vurguladı. Zor zamanlarda risk almanın özellikle Türkiye açısından önemine işaret eden Gunz,”Biz de sizler gibi riskler aldık. Türkiye’de çoğu zaman risklerin fırsata dönüştüğü bir ortam. Ancak maddi, fiziki yatırımlarının yanında insana olan yatırımları da devam ettirmeliyiz. 2018 için de umutlarımız rakamlara yansımaya başladı” dedi.
Türkiye’nin zor zamanında yatırım ve operasyonlarının devam ettirdiklerinin altını çizen SunExpress CEO’su Jens Bischof da ”Türkiye turizminin bu kadar dayanıklı olduğu kimsenin aklına gelmezdi. Bunu sizin gibi insanlar başardı. Pek çok şirket gibi biz de Türkiye turizmine inancımızı koruduk. Gelecek dönemde kesinlikle artış var bu da gelecek için bize umut veriyor” dedi.
Turizmin stratejik önemini verilerle ortaya koyan TÜROFED Başkanı Osman Ayık, “Turizmin ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu ve stratejik sektör olmayı hak ettiğini biliyoruz. Bu sektörü gözbebeği bir sektör haline getirmemiz lazım. Bu sektöre gereken önemi siyasilerden ve hükümet yetkililerinden bekliyoruz. Çünkü Türkiye turizminin gücü vardır. Turizmde 3. Gelişme aşamasına girdik. Gerekenleri yapacağız” dedi.
Tanıtımda yeni stratejiyi açıklayan Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü İrfan Önal, 3.Turizm Şurası’nın merkezinde de “Türk turizmi nasıl yönetilecek? Hedeflerimiz ne olacak? ve 2023 yılında Türkiye turizmi nerede olacak?” sorularının yer aldığını tanıtımın da bu felsefe ile çalışmaya başladığını vurguladı. Kamu ve özel sektör işbirliğini güçlendireceklerini belirten Ünal, ilk olarak pazarlama alanında tanıtımını gerçekleştirilecek destinasyonu, karşınızdaki kitleye dünyanın en güzel yeri olduğunu inandırmanız gerekiyor, başarıyı böyle yakalayabilirsiniz. Bu alanda yürütülecek çalışmaların sade ve dilinin yalın olması gerekiyor. Destinasyonlarımızla ilgili pozitif hikayeler yaratarak sosyal medya alanında etkili bir strateji yürütmeye çalışıyoruz. Global imaj kampanyamız adına son 4 yıldır gerçekleştirdiğimiz ve ürettiğimiz birçok içerik var” dedi.
DenizBank’ın CEO’su Hakan ATEŞ, turizmcilerin borcuna sadık olduğunu ve kendilerinin sektöre en çok kredi kullandıran banka olduklarını söyledi. Ateş, “Arada yerel ve küresel krizler nedeniyle sekteye uğrasa da turizm giderek büyüyen bir sektördür, DenizBank olarak turizme destek olmaktan mutluluk duyuyoruz, hem sektör hem de kongre giderek büyüyen hedef kitlesi ve kazandığı ivme ile yanıltmadığımızı bir kez daha bizlere gösterdi” dedi.
Turizmde algı yönetiminin önemine vurgu yapan TUI Hollanda Ceosu Arjan Kers, “Algıyı değiştirmemiz lazım. Öte yandan Türkiye halen fiyat-kalitede en iyi lokasyondur. Türkiye geçtiğimiz yıl biraz geri kaldı ancak ilerleyen yıllarda bu yükselişe geçecektir. Türkiye ve biz para harcıyoruz ama kiminle nerede harcayacak olmanız çok önemli. Yoksa paranızı boşa harcarsınız. Müşteriyi nerede bulacağınızı konuşalım. Türkiye’deki güler yüzlü insanlar, iyi yemek ve geniş kaliteli otel odaları büyük değer. Gerçekten fiyat-kalite denkleminde en iyi alternatif ama bu tek başına yeterli değil” dedi.
TUI Rusya & BDT Ortağı, TUI AG Denetleme Kurulu Üyesi Alexei Mordashov, turizmde küresel değişimlere karşı neler yapılması gerektiğinin üzerinde durdu. Mordashov, “Turizm çok önemli bir gelişim ve değişimden geçiyor. Bu durum hayatımızın bir çok alanını da etkiliyor. Teknoloji, birçok farklı sektörü etkiliyor ve değiştiriyor. Kişiselleştirilmiş ve bireysel ürün sunmamız gereken bir evreye geçiyoruz. Müşterilerimizin artık daha seçici. Nasıl bir değişim olacağını ve gelecekten ne beklediğimizi bilmiyoruz. Bu nedenle verileri birleştirerek her müşteriye spesifik çözümler üretebilmemiz lazım. Buradaki en büyük sorun bunun nasıl yapılacağımızdır. Bizce bize müşterinin tercihlerini yakinen takip ederek olabilecek bir şey bu” dedi.
Turizmde dijitalleşmenin özellikle zor zamanlarda farkı ve karı getirebileceğini vurgulayan Vodafone İcra Kurulu Üyesi Sinan Kızıldağ, “Turist sayısı büyüyecek ama kar marjımız büyüyecek mi ona bakmak lazım. Oda başına karlılık, kişi başı karlılık çok fazla önem ve dikkat arz ediyor. Temel kaynaklardaki sıkıntılar devam ediyor. Temel kaynakları kontrol altına almak dünya barışının en önemli konusu haline geldi. Ticaretin geleceği çok farklı bir noktaya geldi. Biz işadamları olarak ticaretin gelişen normlarına ayak uydurmamız gerekiyor. Data erişimi çok önemli bir hale geldi. Geleceğe hazırlanmamız gerekiyor. Değişim başlıyor ve buna hazır olmak için dünyayı takip ederken dijital ortamı da kaçırmamamız gerekiyor” dedi.
Dijitalleşmeye direnen şirketlerin iflas edebileceğine dikkat çeken MTS Group YK Başkanı Rembert Euling, dünya turizminin; dijital teknoloji uygulamaları gelişiminden önemli oranda etkilendiğini, iş yapma biçimleri ve şirketlerin bunlara adaptasyonu alanında büyük değişimlerin yaşanacağına işaret etti. Euling, müşterilerin dünyasında nelerin değiştiğini ve değişmekte olduğunu bilmenin ve yönetmenin en iyi yollarından biri olan dijitalleşmenin, özellikle oteller için son derece hayati olduğunu da ortaya koydu.
Konaklama sektöründe ve müşteri eğilimlerinde son trendleri ele alan The O Innovation Başkanı Cem Kınay “Artık en önemli konu deneyimleme. İnsanların seyahat değerlendirmelerinde, “orası nasıl bir yer, nasıl bir tatil deneyimi bırakıyor? gibi sorular ana omurga olacak. Tüm notlamalar buna dayanacak diyebilirim. Bugün konaklama sektöründe; yerelleşme, doğallık, lezzet, sosyalleşme, dijitalleşme, kültür ve tasarım anahtar terimlerdir. Çünkü insanlar artık deneyimlemek istiyor” dedi.
Otel yatırımlarında görülen ve görülecek olan yapısal değişime vurgu yapan Servotel YK Başkanı Ömer İsvan, “rekabet artık sanal ortamlarda yoğunlaştı. Artık daha kişiselleşmiş talepler ve seyahat mantığı ile karşı karşıyayız. Bu dönemde kişiye özel, esnek oda ve tesis tarzlarını düşünmek zorundayız. Çünkü geleceğin müşterileri çok değişti. Tesis yatırımcıları bu kadar hızlı olan bir değişime, “hadi otel yapalım, mimara söyleyeyim şöyle yapsın” diyemeyecek. Değişimleri izleten, bilen, anlayan bilgi sahibi kişi ve firmalara yatırım yapmak zorundalar. Bilgi ya da entelektüel yatırıma girişmeyenler, “Müşteri ya da insanlar gelecekte ne ister?” sorusuna yanıt veremeyecek ve yatırımı kısa sürede boşa düşecektir” dedi.
Bunlara ilaveten;
Antalya Lara’daki Concorde Resort Otel’de yapılan 7. Uluslararası Resort Turizm Kongresi’nde katılımcılarla keypad sistemi üzerinden yapılan anket ile sektörün nabzı tutuldu.
Yaşanan son gelişmelerin sektördeki yansımaları da yanıtlara yansıdı. Sektör temsilcileri, en önemli sorun olarak da dış politika sorununu ve turizmin bir devlet politikası olarak benimsenmemesini gösterdiler.
Çıkan sonuçlara göre 2017’den umutlu olunduğu dikkat çeken sektörde, dolulukların 2016 yılına göre %15 arttığı gelirin ise %10 ve üzerinde arttığı görüşünün ağır bastığı gözlendi.
Anket sonuçlarına göre katılımcıların %48’i 2018 yılında euro kurunun 5.00 – 5.20 TL, %33’ü ise 4.80 – 5.00 TL arasında olacağı kanaatinde.
Katılımcıların %36’sı 2018 yılı için Avrupa pazarının %10 ve üzeri artacağını düşünürken düşeceğini düşünenler %1 ile yok denilecek kadar azınlıkta.
2017 yılı ile ilgili değerlendirmeler ve 2018 ile ilgili tahmin ve öngörüler (%)