Davut Çetin: Antalya’ya Dünya Çapında Mimari Projeler Gerekiyor

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin, Antalya’ya dünya çapında mimari projeler gerektiğini söyledi. Meclis konuşmasında Meksika’daki “Soumaya Müzesi”, Vietnam’daki Hanoi Müzesi  ve İspanya’nın Bilbao kentindeki “Guggenheim Müzesi”nden slaytlar gösteren Davut Çetin, yapılması planlanan Antalya Müzesi’nin de dünyada ses getirecek çapta bir mimari proje olması temennisinde bulundu. Çetin, “Bizim kırtasiye grubumuz yıllarca mevcut müze yerine Karayolları lojmanları alanını içine alan büyük ve modern bir müze yapılması fikrini dile getirdi. Fakat Bakanlık mevcut yerdeki müzeyi yeniden yapma kararı aldı. Şimdi başka bir proje için girişimlerde bulunuyoruz. Gerçekten Antalya’ya dünya çapında mimari projeler gerekiyor. Bu çağda bir müzenin mimari projesi dünyada konuşulmayacak bir proje olursa yazık olur. Umuyorum ki, Antalya büyük bir müze projesiyle dünya gündemine girer” dedi.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Haziran Ayı Olağan Meclis Toplantısı, ATSO Meclis Salonu’nda yapıldı. Meclis Başkanı Süleyman Özer’in başkanlığında yapılan toplantının açılışında bir konuşma yapan ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, Oda faaliyetleri ve ekonomik gelişmelerin yanı sıra, kent ve ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasının başında 24 Haziran seçimlerine değinen Davut Çetin, “Büyük ve önemli bir seçimden çıktık. Türk milleti demokratik olgunluk içerisinde, yüksek bir katılımla seçimi gerçekleştirmiştir. Seçim sonuçlarının milletimize hayırlı olmasını diliyor, Sayın Cumhurbaşkanımızı, bütün siyasi partilerimizi ve milletvekillerimizi tebrik ediyoruz. Her seçim yeni bir başlangıç için bir vesiledir. Bu seçiminde Türkiye’nin gelişmesine yeni bir vesile olmasını diliyorum. Artık seçim atmosferi geride kalmalı ve icraat dönemi başlamalıdır. Bizim arzumuz biran önce ekonomik reform takviminin ortaya konulmasıdır.

Daha önce de şunu ifade etmiştim. Bir seçimde milletin bir kısmı zafer kazanmış, diğer kısmı mağlup olmuş sayılamaz. Seçim sonuçları ittifaklar şeklinde bile olsa uzlaşmanın gerekli olduğunu göstermiştir. Üç yıldan bu yana her konuşmamda uzlaşma dedim, bugün de uzlaşma sözüme devam ediyorum.

Seçim sonucu ne olursa olsun, ekonominin güçlenmesi, huzur ve güven için uzlaşma zorunludur. Almanya yıllardır koalisyon hükümetlerine sahiptir ve uzlaşma ile ekonomik ve siyasi istikrarını sürdürmektedir. Uzlaşmayı bilmeyen ülkelerde ise hiç bir sistem yeterli olmamaktadır.

Seçim süreci içerisinde Olağanüstü Halin kalkması konusunda genel bir ortak yaklaşım doğmaya başlamıştır. Sayın Cumhurbaşkanı, son konuşmalarında demokrasi vurgusu yapmıştır. Artık siyasi gerginliğin azalması ve demokrasinin güçlenmesi yönünde hızlı adımlar atılmalıdır. Türkiye’nin imajını bozan gazetecilerin tutuklanmasına neden olan yasalar gözden geçirilmelidir” dedi.

STK’lar yönetime daha etkin biçimde katılmalı

Başkanlık sistemi ile birlikte Türkiye’de bir değişim sürecinin başlayacağını ifade eden Davut Çetin, “Yeni sistemde bakanlıkların değişmesi öngörülmüştür. Tarım ve Orman bakanlığı birleşmektedir. Ekonomi Bakanlığı kalkıyor, Hazine ve Maliye birleşiyor. Sanayi ve kalkınma bakanlıkları birleşiyor. Bunların doğru kararlar olduğunu düşünüyorum. Çevre ve şehircilik bakanlığının çevre kısmı, Tarım ve Orman ile birlikte olsaydı daha iyi olurdu. Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Dijital dönüşüm ofisi kurulması da olumludur. Yeni sistemde Türkiye Büyük Millet Meclisi denetim gücü azalmaktadır. Buna rağmen uygulamada mutlaka etkin bir denetim denge sistemi olmalıdır. Ayrıca, Ticaret ve Sanayi Odaları olarak bizler, STK’lar yönetime daha etkin biçimde katılmalıyız” şeklinde konuştu.

Ekonomide yapısal reformlar artık acil hale gelmiştir

“Ekonomide yapısal reformlar artık acil hale gelmiştir” diyen Başkan Davut Çetin konuşmasını şöyle sürdürdü;

“Mayıs ayına girerken dolar 4 liraydı, faiz artışına rağmen 4.70’lere çıktı. Cari açık ve borç ödemeleri nedeniyle her ay 7-8 milyar dolar dövize ihtiyaç var, ama yeterli döviz girişi yok. Vatandaş halen dolar satmadı, bu nedenle her ay merkez bankası 2-3 milyar doları rezervden karşılıyor. Ocak ayında merkezin rezervi 90 milyar doların üzerindeydi, geçen hafta 79 milyar dolara düştü. Dünya ekonomisinde ticaret savaşları dönemi başladı. Türkiye’de ise bütçe açığı artmaya başladı. Bunlar yabancı sermaye girişini azaltıyor. Ekonomi ihracat sayesinde ilk aylarda büyümeye devam etti, fakat son aylarda duraklama başladı. Reel sektör olarak dövizle birlikte artan maliyetlerin baskısını hissediyoruz. Kredi faizlerinin artması finansman zorluklarımızı artırmaktadır.

Bu ortam nedeniyle ekonomide mali disiplinin korunması, enflasyonun kontrol altına alınması, merkez bankasına güven tesisi gereklidir. Yabancı sermayeye güven vermek konusunda OHAL’in kaldırılması fayda sağlayacak, Türkiye’nin dış imajı düzelecektir.

Meksika’daki “Soumaya Müzesi”

Antalya ekonomisinde iyileşme sürüyor

Antalya ekonomisinde mali göstergelerde geçen yıla göre bir iyileşme devam etmektedir.

Turizmde Türkiye ortalamasının üzerinde artış var. Kayıtlı istihdam artışında ilerideyiz. Türkiye’de %5.7, Antalya’da ise %12.3.

Vergi tahsilatı, ihracat verilerimiz de olumludur.

Burada bir olumsuz gösterge kayıtlı tarım üreticisi sayısındaki azalmadır. Tarımdaki sorunlara geçen aylarda çok değindim. Bugünlerde önce soğan, patates, Antep fıstığı fiyatları gündeme geldi. Son birkaç günde ise domates fiyatları artmaya başladı.

Her kafadan bir ses çıkıyor. Üretim düştü diye yazan var, oysa resmi verilere göre ciddi bir üretim düşüşü yok. Hatta mart ayında 400 bin ton patates depolarda çürüyecek, para etmiyor diye demeçler verildi. Sonra patatese ihracat iadesi desteği verildi. Fakat haziran ayına kadar ihracat artışı olmadı, Haziran’da ihracat arttı görünüyor. Ortada bir sorun var, fakat soruna teşhis konulacak bilgi yok.  Maalesef bu çağda Türkiye’de halen yeterince veri ve bilgi üretilmiyor.

Antalya’da fıstık boykotu önerisi

Antep fıstığı fiyatı geçen ayrı bir uçuşa geçti. Baklavalık fıstık 210 liraya yükseldi. Baklavacılar zeytinli baklava üretmeye başladılar. Fıstıklı baklava için coğrafi işaret alındı, şimdi fıstık yok. Fiyatlar son günlerde bir miktar düştü, fakat halen baklavanın tadı kaçmış durumda. Bu nedenle yedinci grubumuz, yani fırıncılık sektörümüz fıstık boykotu yapılması önerisini getirdi. İzmir, Manisa, Malatya’da boykotlar yapılmış. Arkadaşlarımız Antalya’da 1 haftalık fıstık boykotu yapma önerisini getiriyorlar.  Eğer gerçekten birileri fırsatçılık yapıyorsa, stok yapılıyorsa boykot gibi eylemler yapılabilir.  Sektör istiyorsa biz de bu yönde karar alabiliriz.

Normalde bütün otellerimizde baklava yapılıyor, otellerimiz Türk tatlılarını ve baklavayı dünyaya tanıtıyor. Bu durumda fıstıklı baklava yerine fındıklı, zeytinli, kaymaklı, portakallı, tahinli baklava gibi yenilikler başlayacak gibi görülüyor.

Soğan, patates, Antep fıstığı gibi ürünlerde fiyatlar uçarken, son günlere kadar Antalya sebze fiyatları 1-2 liranın üzerine çıkmıyordu. Mayıs sonunda halde domates fiyatı 1.5 liraydı, bugünlerde 3 lirayı buldu. Domates güvesi üretimi düşürdü, diğer taraftan ihracatta artış oldu, ayrıca sera üretiminin sonuna yaklaştığımız için fiyatlar arttı.

Tarım sektöründe et, fıstık, patates, domates gibi artık her üründe fiyatlar aşırı dalgalanmaya başladı. Normalde Tarım Bakanlığının arz ve talep dengesizliklerini önceden izlemesi ve önlem alması gerekir. Fakat tarımda üretim yapısı, destekleme sistemi, ihracat destekleri ve ithalat sistemi artık ihtiyaca cevap vermiyor.

Ya Bakanlık her ildeki durumu tam kontrol etmeli ya da bu görev yerel kurumlara verilmelidir. Bize verilse her yıl Ziraat Odası, Borsa bir araya geliriz, hangi üründe ne kadar ekim var, hangi sorun var bakarız ve üreticiyi uyarırız. Domates güvesi ya da tuta absoluta hastalığı sekiz yıl önce çıktı. O dönem Oda olarak biz broşür basıp dağıttık, sekiz yıl sonra halen bu hastalığın bu kadar yaygın hale gelmesi sistemde bir sorun olduğunu gösteriyor. Artık bir köyün tarımından sorumlu olan yerel birimler olmalı, kooperatifler veya birlikler güçlü olmalı.

Bunlar ekonomide yapısal reform bekleyen konulardır.

Turizmde 2014 rakamlarını aşmaya başladık

Tarımda sorun yaşarken turizmdeki gelişme bu yıl olumlu beklentilerimizi doğrulamıştır.

Avrupa ülkelerinde Norveç dışında yüksek artışlar görüyoruz, Norveç artışı %14’te kalmış. Şunu ifade edeyim; turizmde 2014 rakamlarını haziran ayı itibariyle ilk kez geçmiş bulunuyoruz. Yani, 2015 düşüş başlamıştı, 2016 kriz yılıydı, 2017 toparlanma başladı ve daha yeni 2014 rakamlarını aşmaya başladık. Son iki cumartesi günü arka arkaya günlük turist girişi 79 bini aştı. Bu da 4 yıl sonra ilk kez gördüğümüz rakamlardır.

Elbette ki, artık sadece turist saymak istemiyoruz. Bakmamız gereken yer, katma değeri artırmaktır. Bunun için yeni ürünler geliştirmeye, turizmde inovasyona ihtiyacımız var. Son dönemde turizmde inovasyon sayılacak birkaç önemli konu var. Örneğin Belek’te eğlence parkı, Antalya’da bir otelimizin gastronomi günleri yapması, caz festivali, Perge’de sütun kaldırma kampanyası her biri turizmde bir inovasyondur. Antalya Open tenis turnuvası gibi organizasyonlar da güzel yeniliklerdir. Önemli olan bu tür yenilikleri çoğaltmaktır.

Geçen yıl Moskova’da Türkiye Tanıtım Festivali yapılmıştı. Bu yıl seçimler nedeniyle gecikti ve Ağustos ayında yapılacak. Açık hava festivali olarak bu etkinlik fuardan daha etkili oluyor. Bu nedenle Oda olarak destek olacağız.

Tabii ki, bu arada Rusya ve Almanya pazarlarına, her şey dahil deniz turizmine bağımlılığı azaltmaya çalışmalıyız. Artık deniz turizminde yeni yatak yatırımı yapılmamalıdır. Kent, kültür, kongre, sağlık, alışveriş, fuar ve spor turizmine odaklanmamız gerekmektedir.

İşte bunun için bir uluslararası işbirliği projesine başvurduk. Avrupa Birliği’nden hibe alarak butik otelleri geliştirme projesi yapmak istiyoruz. İspanya Ticaret, Sanayi, Hizmetler ve Denizcilik Odası bu projenin liderliğini yapacak. Malaga Ticaret, Sanayi, Hizmetler ve Denizcilik Odası partnerimiz olacak. İspanya kitle turizmi ile başlamış, fakat son yıllarda hızlı bir şekilde kültür turizmini, kırsal turizmi geliştirmiştir. Geçenlerde dünyanın en iyi restoranları listesi yayınlandı. İlk 100’de İspanya’dan on bir, Türkiye’den bir restoran var.  İspanya artık turist istemeyecek noktaya geldi. Dolayısıyla kültür turizmi, kırsal turizm, gastronomi turizmi gibi konularda çok işimiz var.  İspanya modelini inceleyip Antalya’da uygulamak için çalışacağız.

Antalya Mücevher Festivali projesi

Turizmde başka yeni projeler de hem meslek komitelerimizin hem de Tanıtım A.Ş:’nin gündemindedir. Bu dönemde Antalya Tanıtım A.Ş.’de temsilcimiz artık Cahit bey arkadaşımız olacak. Şimdi Tanıtım A.Ş. ve kuyumculuk sektörümüz birlikte Antalya Mücevher Festivali projesini ele alıyorlar. 26. Grubumuzun öncülüğünde kuyum, gümüş, saat sektöründe Cam Piramit gibi bir mekanda bir festival düşünüyoruz. Antalya’da alışveriş turizmini canlandırmak için kuyum veya mücevher festivali güzel bir fikirdir. Güzel bir mekanda, kuyumculuk sektörümüzün yönetiminde, Tanıtım A.Ş.’nin organizasyonuyla Türkiye’de, hatta yurtdışında ilgi çekecek bir mücevher festivalinin başarılı olacağına inanıyorum. Hatta bir tasarım yarışması da eklenebilir. Cahit bey ve Komitemiz bu konuda çalışacaktır.

Geçen yıllarda denenen Alışveriş festivaline Oda olarak büyük bütçe verdik, ancak beklediğimiz sonucu alamadık. Bütün Antalya genelinde alışveriş festivali yaptığımız zaman, bizim zorlamamızla olmuyor. Sektörün, esnafın sahip çıkması gerekiyor. Onuncu grubumuz da deri, ayakkabı sektöründe alışveriş festivali yapılabileceğini belirtiyor. Bir sektör, hatta bir cadde alışveriş festival, indirim günleri düzenleyebilir, biz de buna destek oluruz.

Tanıtım alanında bir dönem Tanıtım A.Ş. aktif olarak görev yaptı. Son zamanlarda her kurum yine ayrı tanıtım yapmaya başladı. Her belediye fuarlara ayrı ayrı gidiyor.

Antalya’nın tek bir destinasyon olduğunu unutmayalım. Önce markamızı güçlendirelim, sonra her ilçemiz bir konsept geliştirsin ve onu tanıtsın. Hepimiz dört bir yandan aynı şeyi yaptığımız zaman verimsizlik oluyor.

Biz Antalya tanıtımının her yıl yeni bir temayla, yeni bir sloganla, hatta her yıl yeni bir pazara yönelerek çok daha etkili bir tanıtım olmasını arzu ediyoruz. Bu nedenle Tanıtım A.Ş. daha güçlü olmalıdır. Şirketin bir büyük ortağı Büyükşehir Belediyesidir, diğer ortakları Borsa, Alanya, Manavgat Odalarımız, AKTOB, BETUYAB, Deniz Ticaret Odası ve ATAV’dır. Bu çatıyı güçlendirmemiz gerekiyor.

Dijital turizm çağı

Şimdi dijital turizm çağına giriyoruz. Artık turizmde büyük veri analizi gibi yeni araçları kullanmamız gerekiyor. Dijital turizm çağında otellerimiz ve ilçe belediyelerimiz gerekli tanıtım çalışmasını tek başlarına yapamayabilirler. Tanıtım A.Ş. bu konularda da Antalya için gerekli çalışmayı yapabilir.

Diğer taraftan Antalya olarak EXPO gibi bir değerin atıl kalmasına seyirci kalamayız.  EXPO bugün İl Tarım Müdürlüğü tarafından yönetiliyor. Keşke Antalya olarak EXPO’ya il olarak sahip çıksak ve o yatırımları değerlendirsek. Örneğin Tanıtım A.Ş. oradaki kongre merkezini işletebilir. Antalya Tanıtım Vakfımız, Kongre Büromuz ve çok sayıda turizm altyapı birliğimiz ve derneklerimiz var. Birliktelikle güçlü bir sistem kurmalıyız.

ATSO İnovasyon ve Business Center projesi

Diğer önemli projemiz ATSO İnovasyon ve Business Center projesi hakkında da bilgi vereyim. Bildiğiniz gibi, geçen yılı İnovasyon yılı ilan etmiştik, bu yıl hedefi büyüttük ve Antalya 4.0’a başladık. Geçen yıl bir inovasyon merkezi yapalım diye bir hedef koymuştuk. Daha sonra ATSO personeli inovasyon yarışmasından bir de Business Center fikri çıkmıştı. Bildiğiniz gibi, dünya ekonomisi artık internet üzerinden çalışan bir ekonomi olmaya başladı. İnsanlar ticareti evde oturduğu yerde yapıyor. Bu nedenle dünyada saatlik ofis kiralama, ofis paylaşma modelleri ortaya çıktı. Genç üyelerimiz, e-ticaret yapan üyelerimiz, işini yeni kuran üyelerimiz iş görüşmesi için ofis ortamına ihtiyaç duyabilirler. Bu nedenle biz bir yerimizi bu tür üyelerimize randevu sistemiyle kullandırmayı planlıyoruz.

Bununla birlikte üyelerimizin ihtiyaçlarına cevap vermek ve yeni ürün geliştirmeyi teşvik etmek üzere bir de inovasyon merkezini buna ekliyoruz. Antalya’da metal, elektronik, plastik gibi alanlarda çalışan birçok üyemizin yeni ürün geliştirecek ekipmanı yok. Numune veya prototip yapmak isteyen bazen Antalya’da yapamıyor, İstanbul’a gitmek zorunda kalıyor. Sanayide birisine gidip bir numune yapmak istiyorum dediğinizde, bazen kaç tane, miktarı ne olacak diyenler oluyor. Bazı üyelerimiz bir kez kullanacağı bir cihaza para vermek istemiyor ve işten vazgeçiyor. Bu nedenle inovasyon merkezimizde bir teknik atölye de yapacağız.

Burada üç boyutlu yazıcı, güçlü bilgisayar, masaüstü CNC, lazer kesici, maker seti gibi bir ekipman ve donanımla bir inovasyon ve tasarım merkezine dönüştüreceğiz. Bu merkez aynı zamanda start up projelerinin destekleneceği bir kuluçka merkezi halini de alacak. Bildiğiniz gibi dünyada teknoloji bu modellerle gelişiyor. Kuluçka merkezi ve start up projeleriyle yeni ürünler çıkıyor. Türkiye’de birkaç örneği var, bazıları üniversitelerin içerisinde. Burada bizim üyemiz çok daha hızlı hizmet alacaktır.

Bu konuda Rasim bey başkanlığında bir ekip mesai verdi ve güzel bir proje ortaya çıktı. İlk aşamada dört konu belirlendi. Bunlar mekanik, elektronik, yazılım ve tasarım olacak. Güçlü bilgisayar sistemi genç girişimcilere daha kolay yazılım geliştirme imkanı verecektir. Bugün Antalya olarak halen 1 milyar dolar civarında ihracat yapıyoruz. Oysa Antalya yazılım ihracatında gelişse, tarım ve sanayiden daha fazla yazılım ihracatı yapabiliriz. Aynı şekilde her sektörde artık tasarım gerekiyor, mimarlık, mobilya, tekne yapımından, ambalaj tasarımına kadar her alanda tasarım gerekiyor. Merkezimizde tasarım programlarına abonelikle bu konuda da imkan sağlanabilecek.

Bu merkez aynı zamanda yeni fikri olan, inovasyon yapan üyelerimizi de bir araya getirecek ve bir inovasyon ağı oluşturacağız. Daha sonra burada uzmanlık eğitimlerinin de verilmesi mümkün olacak. Örneğin tekstil grubumuz yapay zeka ve robot mühendisliği eğitimi yapmalıyız diyor. Gerçekten güzel öneri, burada yapabileceğimizi düşünüyorum. Mimarlık grubumuz, bilgisayar destekli tasarım eğitimi verilmesini öneriyor, merkez bunu da yapabilir.

İnanıyorum ki, bu merkez daha büyük başka projelerin de önünü açacak ve Antalya ekonomisine yeni ürün desteği veren bir merkez olacaktır. Şimdiden emeği geçen bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. Daha henüz proje aşamasındayız, TÜBİTAK gibi kurumlardan destek alabiliriz. Mekân hazırlığı gibi çalışmalar olacak. İnşallah 29 Ekim’de bunun açılışını da yapmış oluruz diye ümit ediyorum. Bu projeye katkı verebilecek firmalarımız, ihtiyaç duyan üyelerimiz şimdiden ilgilensinler. Hatta inovasyon merkezine destek olacak firmalarımızı da bekliyoruz. Yeni ürün geliştirme, tasarım konularında çalışanlar bu merkezin ağına dahil olsunlar. Endüstri 4.0 çağının gençleri gelip burada icat yapsınlar, tasarım yapsınlar. Bu hizmet binamız aynı zamanda bir eğitim ve yenilik merkezi olsun.  Eğer bu projeyi güzel bir şekilde başarabilirsek, gurur duyacağımız bir iş olacağına inanıyorum.

Yüksek döviz kirası ödeyenler zor durumda

Komitelerimizden gelen sorunlardan birkaçına değinmek istiyorum. Geçen ay dövizle kira ödeyen üyelerimizin sıkıntısını konuşmuştuk. Onuncu grubumuz bu konuda şikayete devam etmektedir. Özellikle AVM’lerde yüksek döviz kirası ödeyenler zor durumdadır. AVM’ler içerisinde kapatıp çıkan mağazalar var. AVM yönetimleri kiraları yeniden gözden geçirmelidir. Türkiye’de bu dövize endekslemeden çıkamazsak kur artışı-enflasyon kısır döngüsünden de çıkamayız.  Kira sözleşmeleri TÜFE veya ÜFE endeksli yapılmalıdır. Ücretler dövizle değil, vatandaşın geliri dövizle değil, üretici domatesi satarken dövizle satmıyor. Ya her şeyi dövize çevirelim ya da dövizle fiyat belirlemeyi bırakalım.   Döviz üzerinden fiyat belirlenmesi alışkanlığı artık terk edilmelidir.

Dokuzuncu grubumuz, bankaların kredi tahsis ücretinin haksız bir bedel olduğunu dile getiriyor. Bankaların masraf ve komisyonları yine yıllardır konuştuğumuz bir konudur. Türkiye’de faizler konuşulur, fakat faiz gibi bir maliyet olan banka komisyonları konusunda bir şey yapılmaz. Şu dönemde zaten kredi faizleri çok yükseldi, bir de faizin faizi gibi ilave bedeller alınmamalıdır.

ATSO 32. Grubumuz, yani kooperatifler grubumuz üç konuyu gündeme getirmiştir. Birisi avukat istihdam etme zorunluluğudur. Bu konu maalesef bütün ısrarlara rağmen çözüme kavuşmamıştır. Anonim şirketlerin bile itiraz ettiği bir konudur. Bu konuda sadece büyük şirketler için düzenleme yapılmalı, KOBİ statüsündeki anonim şirketler ve kooperatifler için bu zorunluluk kalkmalıdır. Grubumuzun denetim sistemi ve Çalkaya konusunu da ilgili yerlere yazıp, takip edeceğiz.

Bitmeyen bir başka sorun ise kayıtdışı ekonomi sorunu. Birçok sektörümüzde kayıtdışı çalışan, denetlenmeyen işyeri şikayeti var. Düzgün çalışan küçük işletmeler bir tarafta büyük şirketlerin diğer tarafta kayıtdışı işletmelerin arasında kalmış durumda. Zincir marketler istediği zaman istediği ürünlerde promosyonla maliyetin altında satış yapıyor. Diğer tarafta pazarda tezgahta ürünler vergi ödemeden, ücret maliyeti olmadan satılıyor. Ekmek, kırtasiye, giyim hangi ürünü alsanız durum böyle. Bu yapı, cadde mağazası açma, fırın, kırtasiye açma, esnaflık yapma demektir. Öyle bir duruma geldik ki, gazete almak isteyen, ekmek almak isteyen markete girmek zorunda.

Bu soruna bir de ruhsatı olmadan, hatta işyeri olmadan ticaret yapanlar ekleniyor.

Rent a car sektörümüz işyeri olmadan rent a car faaliyeti yürütenlerden şikayetçidir. Sıfır vergiyle araç filosu yönetip, kiralayıp kazanç sağlanıyor. Beşinci grubumuz alkollü içki üretim ve satışında da denetim sorunlarından şikayetçi. Komitemiz yüksek vergi nedeniyle sahte bandrol  sorunu konusunda uyarı yapmaktadır.

Vergisini veren firma ve serbest meslek sahibi hangi sektörde olursa olsun, bugün haksız rekabetle karşı karşıyadır.

Türkiye’de her üç kişiden birisi kayıtdışı

Türkiye’de her üç kişiden birisi kayıtdışı çalışıyor. Tarımı çıkarsak bile kayıtdışı istihdam neredeyse 4 kişiden birisi. Artık yapısal reform takvimine bu konunun acilen girmesini istiyoruz. 2014’te yerel seçim vardı, 2015’te çifte seçim yapıldı, sonra referandum yapıldı ve bu yılı da seçimle geçirdik. Türkiye ekonomisi artık daha fazla seçim takvimi gölgesinde kalamaz. Zaten bu kayıtdışı ekonomi azalmadan ve kayıtdışılık vergilenmeden ekonomi de düzelmeyecektir.

Bazı sektörlerimizde komitelerimizin büyük çabaları sonucunda ilerleme sağlanabiliyor. Örneğin Emlak sektöründe nihayet bazı adımlar atıldı, yasa çıktı ve artık herkes emlakçılık yapamayacak. Şimdi oto galerileri için yeni koşullar geliyor. Bütün sektörlerimizin bu tür çözümler üzerinde çalışması gerekiyor.

Bir başka güzel örnekten daha söz edeyim. Ulaştırma sektörümüz otobüs şoförlerinin artık diplomalı olmasını, üniversitede iki yıllık bölüm açılmasını istiyor. Çünkü bir yandan teknoloji gelişiyor, diğer yandan şoförlere insan canı emanet ediliyor. Örneğin turizmde hizmet veren bir şoför İngilizce bilmelidir.  Bu nedenle artık mesleki yeterlikleri geliştirmek zorundayız.”

 

Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir