Ormanlar, tarım ve sulak alanlar maden sektörünün tehdidi altında!

Antalya Kent Konseyinin 200’ün üzerinde paydaşın işbirliği ile hazırladığı ve 12 Mart 2025 tarihinde açılışı yapılan 21. Yüzyılda Antalya Çalıştayı’nın Tarımsal Üretimi Etkileyen Tehditler ve Tarımda Kooperatifleşme başlıklı oturumu Antalya Kent Konseyi toplantı salonunda yapıldı.

Adnan Özçelik başkanlığında yapılan oturumda, Program kapsamında, Prof. Dr. İbrahim Yılmaz “Antalya’da Üretim Planlaması ve Tarımsal Kooperatifleşme”, Av. Tuncay Koç “Taş, Kum ve Mermer Ocaklarının Tarım ve Çevreye Etkileri ve Yasal Durum” konularında sunumlarını yaptılar.

Çalıştayın açılışında konuşan Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, “Tarım, çeşitli tehditlerle karşı karşıya kalmaktadır. Bunlar arasında hızlı kentleşmeyle tarım alanlarının imara açılması, taş, kum, maden ocakları gibi etmenlerdir.  İklim değişikliği, toprak erozyonu, zararlılar, hastalıklar, su kaynaklarının azalması, pazar dalgalanmaları, tarımsal örgütlenmelerin yetersizliği veteknolojik eksiklikleröne çıkıyor. Ayrıca, genç nüfusun tarımdan uzaklaşması, enerji ve girdi maliyetlerinin artmasıvetarım politikalarındaki belirsizlikler de üretimi zorlaştıran faktörlerdir. Taş, kum ve mermer ocakları, inşaat sektöründe ve diğer endüstrilerde kullanılan malzemelerin temin edilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Ancak Antalya’da isteyen istediği yere taş ocağı açamamalı, çünkü bu ocakların faaliyetlerinin, çevre üzerinde olumsuz etkileri olduğu ve bu etkilerin, tarım alanları üzerinde de belirgin sonuçlar doğurduğu herkesçe kabul edilmektedir. Tarımın ve çevrenin sürdürülebilir koruması büyük önem taşımaktadır.” dedi.

ÜRETİM PLANLAMASINDA TARIMSAL KOOPERATİFLERDEN YARARLANILMALI

Prof. Dr. İbrahim Yılmaz ise, “Ülkesel ölçekte rasyonel bir tarımsal üretim planlaması ile etkin ve verimli bir üretimin oluşturulması, tarımsal faaliyetlerin düzenlenmesi, doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılması ve tüketicilerin gıda taleplerinin karşılanması gerekmektedir. Bu amaçların gerçekleştirilebilmesi için 2023 yılında yasal bazı düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelere göre çiftçilerin yetiştirebilecekleri ürünlerin neler olabileceği ve ne kadar olabileceği merkezde Tarımsal Üretim Planlaması Kurulu, ilde ise Teknik Komite tarafından belirlenmesi öngörülmüştür. Planlanan ürün dışında üretim yapan üreticilerin üretim değerinin %1-5 oranında ceza ödemeleri hüküm altına alınmıştır. Bu mevzuat altyapının yeterince uygun olmaması nedeniyle uygulanabilir olarak görülmemektedir. Üretim planlamasında tarımsal kooperatiflerden yararlanmak uygun bir çözüm olabilecektir.” diye konuştu.

MADENCİLİK SEKTÖRÜ KARŞISINDA KORUNAN HİÇBİR ALAN KALMADI

Av. Tuncay Koç ise konuşmasında Maden Kanunu’nda yaşanan değişikliklerin tarım alanlarına etkisine vurgu yaparak, “Taş ve maden ocakları ile ilgili hem mevzuattan kaynaklanan hem uygulamadan kaynaklanan sorunlar mevcuttur. Maden Kanununun 2004 yılında değişmesi ile tüm yeraltı mineralleriyle beraber taş ve toprak da bu kanun kapsamına alındı. Ruhsatlandırma yetkisi de MAGEM’e geçti. Bu kanunla beraber Madencilik sektörü karşısında korunan hiçbir alan kalmadı. Her yerde yasaya göre maden çıkarılabilir. Bu nedenle ormanlar tarım alanları, sulak alanlar hepsi maden sektörünün tehdidi altındadır. Bugün ülkede su krizi ve gıda krizi yaşamamıza rağmen maden lobisinin gücü tüm bu sektörlerin üzerindedir. Uygulamada da büyük sorunlar var. ÇED izinleri verilirken, kurumlar görevini gereği gibi yapmıyor. Yanında tarım sahası olmasına rağmen, sadece işletme sahasında tarım alanı olup olmadığına bakan Tarım Müdürlükleri var. Şirketin hazırladığı raporla yetinen Orman Müdürlükleri var. Böylece tarımda alan kaybı ve verim düşüklüğü yaşandığı gibi, su krizi de artmaktadır. Orman ve tarım dokusu parçalanmaktadır.” dedi.

Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir