“EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİMİZ ÜZÜM KEŞFEDİYORUZ”


Antalya’da şarapçılık yapılır mı diyenlere 20 yıllık çalışmalarının ürünlerini sunan Likya Şarapları’nın sahibi Burak Özkan “Likya olarak dünyadaki en önemli özelliğimiz üzüm keşfediyoruz. Unutulmuş, birkaç kök kalmış üzümleri bulup, çoğaltıp ve onu markalaştırırız. Halihazırda çalışması süren 2 adet Antalya, 2 adet de Adana üzümü var” dedi.

Seher Özen Karadeniz                                                                     

Yıllardır Antalya’nın turizminin çeşitlendirilmesi konuşulur. Likya Şarapları’nın sahipleri Burak ve Doruk Özkan, 20 yıl önce kurdukları bir hayalle Elmalı’da bunu başarmış gözüküyorlar.

Bu girişimleriyle Antalya’da şarapçılık yapılabileceğini göstermiş olmanın yanında gastronomi ve bağ turizmiyle de kentin turizminin çeşitlendirilebileceğinin en güzel örneğini sunuyorlar. Ayrıca daha ilk yıllardan itibaren neredeyse katıldıkları tüm yarışmalardan kalite ödülleriyle dönerek, Antalya’nın ve Türkiye’nin adının sektörde duyulmasına büyük katkı sağlıyorlar.  Biryandan da yerli üzümleri bulup çoğaltan Likya Şarapları bu yıl ayrıca üzüm çekirdeğinin yağını çıkararak ilaç ve kozmetik sanayii için hammadde üretimine geçecek.

Elmalı Belediyesi tarafından geçtiğimiz hafta sonu düzenlenen Elmalı Kültür Turu’nun son durağı Likya Bağları ve Şarap Evi oldu. Likya’nın hikayesini bundan 20 yıl önce kendi kurduğu hayale ailesini de inandıran Özkan Şarapçılığın sahiplerinden ve girişimin ilk adımını atan Burak Özkan’dan dinledik. Özkan, 20 yıllık çabalarını ilk günkü heyecan ve enerjiyle bizlere anlattı.

Üretim tesislerindeki turumuz üzümlerin kabul bölümünden başladı. Burak Özkan üzümün şarap olma sürecini anlatmadan önce bizlerle Likya markasının doğuş hikayesini paylaştı. Özkan, İngiltere ve ABD’de ekonomi ve uluslararası işletme öğrenimi gördüğü sırada ilgilenmeye başladığı şarap üretimini meslek olarak seçmeye karar verince Antalya’da şarap yapma fikrini ailesiyle paylaşıyor. Tarık Özkan, ilk başlarda oğlunun önerisine çok sıcak bakmasa da zamanla ikna oluyor ve öncelikle şarap yapımını öğrenmesi önerisinde bulunuyor. Bunun üzerine Burak Özkan tekrar İngiltere’ye gidiyor. Burada bir yıl eğitim alıyor ve sonrasında dünyanın önde gelen şarap bölgeleri ve üreticilerini geziyor. Yüksek öğrenime hazırlanan kardeşi Doruk da ağabeyine bağlarda destek olabilmek için Akdeniz Üniversitesi Bahçe Bitkileri bölümünde eğitim almaya karar veriyor. Antalya’da şarap yapımı için en uygun bölgenin Elmalı civarı olduğunu saptıyorlar. Dağlarla ve Toros sediri ormanlarıyla çevrili Elmalı’nın 20 yıllık iklim verileri, toprak ve su analizleri inceleniyor ve her şeyin tam da bekledikleri gibi olduğunu görüyorlar. Likya şaraplarının kalitesinin sırrının, 1.100 metre rakımdaki bu bölgenin ikliminde saklı olduğunu söyleyen Özkan; “Gündüz ile gece arasında öyle bir sıcaklık farkı oluyor ki üzüm hem güneşe doyuyor, lezzet depoluyor hem de gece büzüşerek olgunlaşmasını ağır ağır, sindirerek tamamlıyor” diye ekliyor. 2000 yılındailk bağlarını Avlan Gölü kenarında kurduklarını kaydeden Özkan şöyle devam etti: “Daha sonra karayolundan 15 dakika mesafede, Karagöl yamaçlarında yeni bağ alanları satın aldık. Bütün bunları yaparken de Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Hasan Çelik’ten destek aldık. Kendisinin denetiminde bölgeye en uygun üzüm çeşitleri araştırılıp dikildi.  Üretim tesisini ise 2007 yılında tamamladık.”

Burak Özkan çalışmaları hakkında bilgi verdi.

“Üzüm çekirdeği yağı üretmeye başlayacağız.”

Üretim sürecinin detayları hakkında da bilgi veren Özkan; “Üzümler bağlardan gelirken frigofirik kamyonlar kullanılıyor ve üzüm soğuk bir şekilde, ısıdan etkilenmeden şaraphaneye sokuluyor. Kaliteli şarap için yerinde üretim çok önemli.  Ürünler şaraphaneye varır varmaz da içerideki soğuk hava deposuna alınan üzümler 5 dereceye kadar tekrar soğutuluyor. Soğuk sıkım yapılıyor. Üzümü soğuk işlemek daha iyi aromalar almamızı sağlıyor.  İşlenmeye hazır hale gelen üzümler öncelikle mistral rüzgar sisteminde elemeye tabi tutuluyor, zayıf ve güçsüz taneler hava akımına dayanamayıp ayrılıyor ve geriye kaliteli şarabın olmazsa olmazı güçlü, kuvvetli ve sağlıklı olanlar kalıyor. Beyaz şarapsa hemen sıkılıyor, kırmızı şarapsa fermente olması için tanklara gidiyor. Ardından sıkımı gerçekleştirilen üzümlerin şırası doğal akışla, pompa kullanmadan aşağıdaki ısı kontrollü ve paslanmaz çelik tanklara aktarılıyor. Tesisimizde balonlu presler kullanıyoruz, bunlar üzümün şırasını çekirdeğini ezmeden ve acılık geçirmeden almamızı sağlıyor.  Biraz fire versek de kaliteyi koruyoruz. Bu yöntemle sağlıklı çekirdekler elimizde kaldığı için bu yaz üzüm çekirdeği yağı üretmeye başlayacağız. Organik üzüm çekirdeği yağı değerli bir yağ. Yemekte, 250 dereceye kadar yanmadığı için kullanılabiliyor ancak daha çok ilaç ve kozmetik sanayinde hammadde olarak kullanılıyor. Çekirdekten kalan uzun çubuklar var onları da öğütürseniz glutensiz un olarak kullanabilirsiniz. Kabuklarını da kompost yapıp bağlara geri veriyoruz. Ayrıca tanklarımızı yıkadığımız suları da bağda kullanıyoruz.  Kısacası kendi içinde doğaya saygılı, organik bir sistem kurduk. Hijyenik ve tam otomatik tesis üretim aşamasında hata olmamasını temin ederken daha kaliteli şarap üretimine de imkan sağlıyor” dedi. Tepenin üzerine inşa edilen Likya kaya mezarı şeklindeki üretim tesisinin bir bölümü de mahzen olarak ayrılmış. Mahzen hiç ışık almayacak ve iki yönden de doğal serinlik sağlanacak şekilde yapılmış. Tanklarda bekletilen şıralar özel yapım meşe fıçılarda yıllandırılıyor. Zamanı geldiğinde de şişelenip pazara sunuluyor.

Yıllık kapasite 1 milyon şişe

Butik bir ruhla ilk olarak 40 tonla başladıkları şarap üretiminde kapasiteyi 5 kat büyüterek 1000 tona çıktıklarını belirten Özkan, halihazırda kendilerine ait 420 dönümlük bağ alanı olduğunu kaydetti.  Yıllık kapasitelerinin 1 milyon şişe olduğunu belirten Özkan, 1000 tona tekabül eden kapasitenin iç pazara dağıtıldığını açıkladı. Bazı yıllar yüzde 10 civarında ihracat yaptıklarını ancak son iki yıldır üretimin iç pazarda tamamen erimesinden dolayı ihracat yapamadıklarını belirtti. Uygun fiyatlı ürünler için yerel üreticilerden de ürünler aldıklarını, bunları da kendi ürünleriyle harmanlayarak ürün kalitesini yükselttiklerini kaydeden Özkan, kapasite artırımıyla ilgili olarak da; “Biz kapasite arttırmayı düşünmüyoruz. Orta ölçekte kalıp, markayı büyütmek, katma değerli ürünler üretmek istiyoruz. Bütün hedefimiz Antalya gastronomisine kendi çeşitlerini marka yapmak. O zaman Antalya turizmi de daha iyi markalaşır” dedi.

AR-GE çalışmaları süren 2 Antalya üzümü var”

Üretim tesislerinde bütün aşamayı en ince ayrıntısına kadar anlatan Burak Özkan, Şarap Evi’nde de ürettikleri şarapları tanıttı. “Hem Fransız hem yerli hem de kendi bulduğumuz cins üzümleri üretiyoruz.  Likya olarak dünyadaki en önemli özelliğimiz üzüm keşfediyoruz. Unutulmuş, birkaç kök kalmış üzümleri bulup, çoğaltıp ve onu markalaştırırız. Arkeo serimiz böylelikle oluştu. Çalışmalara başladığımızda bu şarap kentinden günümüze ulaşan üzümler olması gerekir düşüncesi ile Elmalı’daki bağları taradık. İlçede yaşayan yaşlı çiftçilerle konuştuğumuzda bölgenin tarihi üzümünün Acıkara olduğunu öğrendik. Bu üzüm aranmaya başladık. İşte bu anda, bu heyecanlı arayışa bir çoban kılavuzluk etti. ‘Sen dağlarda her gün hayvanları otlatıyorsun, hiç Acıkara asmasına rastladın mı?’ sorusuna ‘bir tane biliyorum’ cevabını verdi. Asmayı bulduk. Tahminimiz 200 yaşında olduğuydu. Bulunduğu yeri görünce anladık ki hayata tutunabilmesinin nedeni sarılı olduğu ağacın gölgesinde dinlenen hayvanların gübreleri ve yakınında su kaynağı oluşu. Ağaçtan çubuklar aldık ve köklendirdik. Bu çubuklar dört yaşına geldiğinde ise gözleri alındı ve AR-GE çalışması için kurulan fidanlıktaki Amerikan asmalara aşılanarak çoğaltıldı. On üç senelik çalışmaların sonunda 15 dönüm Acıkara bağına ulaştık ve ticari şarapları üretilmeye başlandı.”  Bir diğer keşiflerinin de Merzifon Karası olduğunu belirten Özkan, Türkiye’deki tek üreticisinin Likya olduğunu, markanın İstanbul ve Bodrum otellerinde büyük ilgi gördüğünü söyledi.  Halihazırda çalışması süren 2 adet Antalya, 2 adet de Adana üzümü olduğunu kaydeden Özkan, üzümlerle ilgili olarak 10 yıllık AR-GE süresinin olduğuna dikkat çekti. Özkan, Elmalı üzümünden yapılan Acıkara’nın Türkiye’nin en iyi şarabı olduğunu ve 17 yıllık bir AR-GE çalışmasından sonra üretime geçildiğini hatırlattı.

 “Yörenin şarabının, yörenin yemekleriyle sunulmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum.”

Elmalı’da 20 yıldır geçekleştirdikleri bağcılık faaliyetlerinin bölgeye gelen turist sayısını da etkilediğine dikkat çeken Özkan, şarabın üretildiği yeri görmek isteyen şarap meraklılarının bölge esnafının da ticaretini büyüttüğünü kaydetti. Özkan sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de premium şarapta ilk sırada yer alıyoruz. Tüketici açısından da ulaşılabilir bir markayız. Belli dönemlerde ünlü şefleri konuk ettiğimiz tadım etkinlikleri de yapıyoruz. Bu şekilde gastronomi turizminin bölgede gelişimine de katkı sunuyoruz. Bu yörenin şarabının bu yörenin yemekleriyle sunulmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Zaman zaman yöresel yemekler yapan aşçılar eşliğinde tadımlar yaptırmayı planlıyoruz.”

Likya Şarap Evi ve Bağları, bölge ve ülke ekonomisine yaptığı katkılar bir yana, meraklısının hem gezi rotasına ekleyebileceği hem de Korkuteli üzerinden yolu Kaş’a düşenlerin keyifli bir mola için uğrayabilecekleri ve unutamayacakları bir deneyim yaşayacağı bir mekan… Var edenlerin ellerine sağlık…