ANSİAD’da İşçi- İşveren Hakları ve Arabuluculuk Sistemi Konuşuldu

ANSİAD 8. Kahvaltılı Toplantısı, “İşçi-İşveren Hakları ve Arabuluculuk Hizmetleri ile İlgili Yapılan Son Yasal Düzenlemeler” başlığında gerçekleştirildi.

Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) 8. Kahvaltılı Toplantısı, Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan’ın toplantı başkanlığında, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürü Nejat Deniz, Çalışma ve İş Kurumu (İŞKUR) İl Müdürü Veli Tekkanat ve Arabulucu Av. Zümral Akıncı’nın katılımıyla Akra Hotel’de gerçekleştirildi. Kahvaltıya, ANSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sadi Kan, Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Erdal, İlhami Sancar Topay, Ahmet Öztürk, SGK İl Müdür Yardımcısı Recep Şen, İŞKUR Şube Müdürü Mustafa Akgül, Mevlana Petrol Genel Müdürü Av. Egemen Özbey ile ANSİAD Üyesi iş insanları katıldı. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Başkan Erdoğan, “Toplantımız, işçi ve işveren ile ilgili ne gibi sorunlar yaşandığı, yeni düzenlemelerde ne gibi değişiklikler söz konusu ve çözüm önerilerinin konuşulacağı bir toplantı olacak” dedi. Erdoğan, “Objektif kararlar verilebilmesi adına yeni düzenlemeler yapıldı ve arabuluculuk sistemi oluşturuldu. Bundan sonraki işçi işveren sorunları muhtemelen arabulucu avukatlar aracılığıyla gerçekleşecek. Uzlaşma bizim kültürümüzde çok önemli ve uzlaşarak iki tarafta kazanabilir düşüncesindeyim. O nedenle de uzlaşma kültürünün oluşması adına, uzlaşmanın bir mağlubiyet değil iki taraf için de kazanç olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

Gecikmeye 5 Bin Tl Ceza

İlk olarak sunumunu gerçekleştiren Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürü Nejat Deniz, SGK uygulamaları ve mevzuat hakkında bilgilendirmede bulundu. Sigortalının çalıştırılmaya başlamasından itibaren işyerlerinin kendileri için işlerlik kazandığını dile getiren Nejat Deniz, “Bu çerçevede sigortalıların çalıştırılmaya başlandığında bize göre yapılması gereken ilk iş, işyeri bildirimi dediğimiz tescil olarak ifade ettiğimiz, işyerinin SGK’ya bildirilmesi durumudur. Bu da sigortalı çalıştırılmaya başlandığı güne kadar yapılması gereken bir süreyi ihtiva ediyor” dedi. İşyeri bildiriminin yapılması ve işveren bildirimin gerçekleştirilmesi gibi konuların kendileri açısından önem arz ettiğini kaydeden Deniz, “İşyeri bildirimi ve işçi bildirimi gibi konular bizim açımızdan belli bir süreye bağlıdır. Son 1 yıl içerisinde getirilen kolaylıklar ile birlikte artık iş- yeri bildirgelerini de internet ortamından gerçekleştirebilirsiniz” diye konuştu. Cezai olarak ciddi uygulamaların olduğunu kaydeden Nejat Deniz, sözlerini şöyle sürdürdü; “İşyeri bildirgesinde gecikme durumunda 5 bin TL gibi bir ceza ile karşı karşıya kalınabildiği gibi geç kalınsa bile 1 aylık bir süre içerisinde bildirim yapılırsa bu ceza 990 TL’ye indiriliyor. İşyeri bildirgesini SGK’ya süresinde vermek zorunludur. Eğer işyeri bildirgesi süresinde verilmemişse 1 ay içerisinde verildiği takdirde beşte bir oranında cezai indirim yapılır. Yine sigortalılarımızın bildiriminde de bir gün önceden bildirilmesi gerektiğini belirtmek isterim. Bu çerçevede sizlerin sigortalıları bildirmemeniz veya geç bildirmeniz halinde de cezai sorumluluğunuz söz konusu. O nedenle SGK tespit etmeden sizin bildirim yapmanız önemli. Örneğin işe giriş ve işten ayrılış bildirgesinde bir kişi için bin 777 TL ceza ödenmesi söz konusu iken bu ceza süresi geçtikten sonraki 30 gün içerisinde bildirilmesi halinde 333 TL’ye kadar düşmektedir.”

Antalyalı İşverene Her Ay 79 Milyon TL Teşvik

Antalya’da 427 bin kişinin, işveren teşviklerinden yararlandığını dile getiren Deniz, “Antalya’da her ay itibariyle, 78 milyon 574 bin TL’lik işverenlerimize teşvik desteği sağlanıyor. Yani her ay işverenlerimiz 78 milyonluk bir rakamdan teşvik olarak yararlanmakta. Bu ciddi bir rakam. 612 bin sigortalımızın olduğunu düşündüğümüzde burada yüzde 70 civarında bir oranla sadece teşviklerden yaralanan bir işveren kesimi olduğunu görüyoruz, bu da teşviklerin işverenlerimiz açısından benimsendiğini gösteriyor” dedi. Teşviklerden yararlanılması sonrasında ortaya çıkan risklerin de olduğunu kaydeden Deniz, “Biz kayıtlı istihdamı esas aldığımızdan dolayı kayıt ve belgelerin 10 yıl kadar saklanma zorunluluğu var. Bu on yıllık saklanma zorunluluğu içerisinde herhangi bir kayıt dışılık çıktığında bu teşviklerin geri alınması gibi bir durum söz konusu. O yüzden kayıt dışılığın olmaması sizleri teşviklerden yararlandırdığı gibi gelecek risklerden de koruyacaktır” diye konuştu.

Kayıt Dışı İşçi Tespitine 54 Bin TL Ceza

Kadın ve genç istihdamına yönelik işverenlerin adım atmaları açısından kolaylaştırıcı yasal düzenlemelerin yolda olduğunu dile getiren Deniz sözlerini şöyle sürdürdü; “Bir sigortalının bir gün çalışması halinde işverenin ödeyeceği rakam 19 TL, bir sigortalının bir gün kayıt dışı olarak tespit edilmesi halinde işverenimize maliyeti 7 bin 132 TL. Bir sigortalımızın 1 ay ödenecek rakamı 578 TL ama bunun kayıt dışı tespiti halinde işverenin ödeyeceği rakam 7 bin 700 TL. Bu bir yıllık süreç içerisinde bir sigortalı bazında konuyu ele aldığımızda, ödenecek teşvikli rakam 6 bin 900 TL iken bunun kayıt dışı tespiti halinde 54 bin 214 TL’dir. Bu konunun kritik olduğunu özellikle belirtmek isterim. Kayıt ve belgelerinizin 10 yıllık süre içerisinde her zaman denetime tabi olduğunu, bu çerçevede kayıt ve belgeleriniz istendiğinde 15 günlük süre içerisinde SGK’ya bildirmeniz gerektiğini, kurumun denetiminde engel olmanın da ayrı bir cezai durum olduğunu belirtmek isterim.”

İş Davalarına Arabulucu Zorunluluğu

İŞKUR Hizmetleri hakkında kısa bir bilgi vererek sözlerine başlayan Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü Veli Tekkanat, katılımcıları iş mevzuatı hakkında bilgilendirdi. Resmi gazetede yayımlanan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 13 ve 14. Maddeleri ile 4857 sayılı İş Kanununun 91 ve 92. Maddelerinde yapılan değişikliklere değinen Tekkanat, “Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri’nin, iş sözleşmesi fiilen sona eren, kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin doğacak şikayetleri inceleme, bu konuda işverene ve işveren vekillerine idari para cezası uygulama yetkileri kaldırılmıştır” dedi. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun, hizmet akdi fiilen sona eren işçilerle ilgili arabuluculuk zorunluluğu getirildiğini kaydeden Tekkanat, “İşçilerle ilgili bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda dava şartı olarak arabuluculuğa başvuru zorunluluğu getirilmiştir. Arabulucuya başvuru zorunluluğu 1Ocak 2018 tarihi itibariyle yürürlüğe girecek. Bu tarihe kadar ilgililer ister arabulucuya, isterse iş mahkemelerine başvuru yapabileceklerdir” diye konuştu. Hizmet akdi devam eden işçiler ile ilgili kanunda değişiklik olmadığını dile getiren Tekkanat, “İş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin konular iş teftiş grup başkanlıklarına gönderilmeye devam edecek. Teftiş kapsamında müfettişlerden gelen denetimle ilgili teftiş raporlarının sonuç kısmında bulunan 4857 sayılı İş Kanunu, 6337 sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu ve 6735 sayılı Uluslararaası İşgücü Kanunu kapsamındaki idari para cezaları kurumumuz tarafından verilmeye devam edecektir” dedi.

Taraflar Serbestçe Tasarruf Edebilir

Arabuluculuk ve arabuluculuk sisteminin işleyişi hakkında bilgilendirme gerçekleştiren Av. Zümral Akıncı, “Arabuluculuk sistemi mevzuatta yeni bir konu değil, 2012 yılından beri mevzuatımızda yer alan iradi olarak kullanılabilen bir sistem. Dünyanın birçok ülkesinde de verimli bir şekilde uygulanmakta” diye konuştu. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir sistem olduğunu dile getiren Av. Akıncı, “İş veya işlemlerden kaynaklanan, özel hukuk anlaşmazlıklarının taraflarca müzakere edilerek çözümlenmesini sağlamaya yönelik bir sistem. Arabulucu ise en az 5 yıllık deneyime sahip ve müzakereleri yürüten kişi olarak tanımlayabiliriz” diye konuştu. Arabuluculuk yöntemiyle özel hukuk uyuşmazlıklarında çözüme gidilebileceğini belirten Akıncı, “Bu kapsama her türlü ticari uyuşmazlık, maddi ve manevi tazminat davaları, sigorta hukukundan kaynaklı davalar, inşaat hukukundan kaynaklı davalar gibi çok çeşit kapsamda uyuşmazlık dahildir” dedi.

İş Kazası Ve Meslek Hastalıkları İşçi İradesinde

İş mahkemelerinde ve arabuluculuk kanununda yeni yasal düzenlemeler yapıldığını belirten Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü; “1 Ocak 2018 tarihinden itibaren işçi veya işveren alacağı, tazminatı ile işe iade davalarında arabulucuya başvurmak dava koşulu haline getirilmiştir. Kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti gibi ücret alacaklarından kaynaklanan işçi işveren arasındaki uyuşmazlıklar ile yine iş akdinin işveren tarafından feshinden sonra işçi tarafından açılan işe iade davalarında işçi dava açmadan önce arabulucuya başvurmak zorundadır. Aynı yasa ile iş kazası veya meslek hastalıklarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ve bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları için arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilmemiş, bu husus tarafların iradesine bırakılmıştır.”

Dava Şartı: Arabulucu

İş davası açanların arabulucuya başvurmadan dava açmasından kaynaklı kayıpların olabileceğini kaydeden Av. Akıncı, “Dava açan arabulucuya başvurmadan dava açarsa böyle bir durumda iş mahkemesindeki hakim, davayı dava şartı yokluğundan dolayı doğrudan reddedecektir” dedi. İşçinin arabulucuya başvurmasının ardından sürecin işleyici hakkında bilgi veren Akıncı, “Davayı açmak isteyen taraf, bu genellikle iş akdi sona erdirilen işçi olacaktır. Uyuşmazlığı yürütecek olan arabulucu, tarafları başvuru kendisine yapıldığı tarihten itibaren en kısa süre içerisinde müzakerelere başlamak üzere ilk oturuma davet edecektir” diye konuştu. Arabulucunun kendisine başvurulan tarihten itibaren 3 hafta içerisinde süreci sonlandırmakla yükümlü olduğunu belirten Akıncı, “Başvuru yapıldıktan birkaç gün sonra işverene sıfatıyla ilk oturuma davet edileceksiniz. Davete icabet etmeniz zorunlu değil, ancak yeni yasal düzenleme ile tarafların etkin bir şekilde arabuluculuk müessesesinden faydalanmaları sağlanmak istenmiş, bu sebeple oturuma katılmayan tarafa bir takım yaptırımlar yüklenmiştir. Davet işveren olarak tarafınıza geldikten sonra geçerli bir mazeretiniz olmaksızın ilk oturuma katılmazsanız, arabulucu gerekli tutanakları alarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirecektir” dedi. Sürecin bundan sonra davanın açılması olarak gerçekleşeceğinin altını çizen Akıncı, “Arabulucu işçiye gerekli belgeyi verecek ve işçi bu belgeyle davayı açabilecek. Dava açıldıktan sonra, dava kısmen veya tamamen reddedilse bile mahkeme yapılan yargılama giderlerini oturuma icabet etmeyen işveren tarafına yükleyecektir. Ayrıca davayı kazansanız, yani işçi tarafından açılan dava kabul edilmese ve işveren bir avukatla kendini temsil ettirse dahi karşı tarafın ödeyecek olduğu vekalet ücretini alamayacaksınız” diye konuştu.

Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir