ANSİAD Başkanı Akıncı; İkinci Dalga Riskleri Azaltılmalı


ANSİAD Başkanı Akın Akıncı, “Turizmdeki kayıplar nedeniyle Antalya başta olmak üzere turizm bölgelerinde işletmelerin finansman ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalı, mevcut desteklerin sürdürülmesi ele alınmalı.”


ANSİAD Başkanı Akın Akıncı

Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Akın Akıncı, Türkiye’de Covid-19 tedbirleri doğrultusunda ekonominin durağan seyrini ve Koronavirüs salgınının ekonomiye etkinlerini değerlendirdi. Türkiye ekonomisinin Nisan ve Mayıs aylarında iç tüketimde ve sanayi üretiminde yüzde 30’a,  ihracatta yüzde 40’a varan aylık düşüşlerle karşılaştığını dile getiren Başkan Akıncı, “Bütün dünyanın yaptığı gibi, ülkemizde de önemli bir ekonomik destek programı uygulandı ve ekonomide dipten dönüş sağlandı” dedi. Pandemiyle mücadeleye önem verilerek ikinci dalga risklerinin azaltılması konusunun hızla gündeme alınması gerektiğinin altını çizen Başkan Akın Akıncı, “Toplum ve reel sektör olası risklere karşı bilinçlendirilmeli, ikinci dalga durumunda önlemlerin ve ekonomik desteklerin nasıl devam edeceği konusunda hazırlık yapılmalıdır. Turizmdeki kayıplar nedeniyle Antalya başta olmak üzere turizm bölgelerinde işletmelerin finansman ihtiyaçları dikkate alınarak, mevcut desteklerin sürdürülmesi de ele alınması gereken konulardan biri” dedi.

ANSİAD İLK ÖNCE NİSAN’DA UYARMIŞTI

Başkan Akıncı, Türkiye ekonomisinin kısa ve uzun dönemli dinamiklerini detaylı ve tarafsız inceleyenler için mevcut ekonomik durumu öngörmenin çok zor olmadığını belirtti. Başkan Akıncı, “Nitekim ANSİAD yaklaşık 4 ay önce COVID 19 salgınının başında yaptığı basın açıklamasında, dış kaynak sağlanmadan yapılan parasal genişlemenin döviz kuru üzerinde çok önemli bir baskı oluşturacağını belirtmişti” diye konuştu. Döviz kurunu tutmak için ilk önce Merkez bankası rezervlerinin eritilmesi, daha sonra da kamu bankalarının döviz cinsiden borçlanarak önemli bir açık pozisyonda kalmasının sonuçları olduğunu dile getiren Akıncı, “Bu tutum Türkiye için algılanan risk primini arttırarak kur üzerinde ek bir baskı oluşturdu. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’nin CDS priminin son bir haftada yeniden kritik bir sınır olan 600’a geldiğini görüyoruz” dedi.  ANSİAD olarak Haziran ayı ilk çeyrek büyümesini değerlendirirken de risk teşkil eden durumları açıkça ortaya koyduklarını belirten Başkan Akıncı, “Kredi artışıyla desteklenen iç talebin ithalatı arttırmasının ihracat ve turizm gibi döviz getirici faaliyetlerin yerinde saydığı bir ortamda önemli bir risk teşkil ettiğini belirtmiştik. Düşmeyen enflasyona ve hisse senedi fiyatlarına yansıyan aşırı iyimserliğe de dikkat çekmiştik. Kaynakların çok iyi kullanılması gereken bir dönemde zaten sınırlı olan tasarrufların yeniden konut ve acil ihtiyaç kampanyalarına yönlendirilmesi ise daha kalıcı çözümler bekleyen iş dünyasının beklentilerini karşılamaktan uzaktı” diye konuştu.

DESTEKLERE RAĞMEN İSTİHDAM KAYBI YAŞANDI

Koronavirüs salgınının Mart, Nisan ve Mayıs aylarında dünya ekonomisini adeta kilitlediğini belirten Başkan Akıncı, “Çok büyük ekonomik destek programlarına ve Haziran ayında canlanmaya rağmen ABD ve Avrupa’da ekonomiler ikinci çeyrekte yüzde 10-18 arasında küçüldüler. Küresel düzeyde parasal genişleme ve faiz indirimleri, Haziran ayından itibaren tüm dünyada mali aktif piyasaları başta olmak üzere beklentilerin üzerinde hızlı bir toparlanma yarattı” dedi.

Türkiye’nin programında para arzı ve kredi genişlemesinin programın baskın kalemini oluşturduğunu kaydeden Başkan Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü; “İkinci çeyrekte yüzde 20 üzerinde bir artışla 500 milyar TL civarında bir kredi artışı gerçekleştirildi. Destek paketinde diğer önemli kalem, aylık uzatmalarla devam eden istihdam destekleridir. Yaklaşık 20 milyar TL hacmindeki istihdam destekleri, kredi hacmi yanında ihmal edilebilir görünse de KOBİ’lerin bir kısmını ayakta tutan önemli bir destek oldu. Bu desteklere rağmen son resmi veriler ekonomide önemli bir istihdam kaybı olduğunu, ümitsizlik nedeniyle iş aramaktan vazgeçen kişi sayısının da çok arttığını gösteriyor.”

YAPISAL SORUNLAR EKONOMİYİ ZAYIFLATTI

Türkiye ekonomisinde 2019 yılında talep daralması yaşandığı için faiz indirimleri ve kredi artışı ile 2020’nin ilk çeyreğinde ilave bir canlanma etkisi sağlandığını dile getiren Başkan Akıncı, “Geçen yıla göre daha hızlı bir büyüme performansı başladı. Ancak pandeminin etkisiyle ekonomide ikinci çeyrekte yüzde 8 civarı bir küçülme olduğunu görüyor, üçüncü çeyrekte de bu küçülmenin önemli ölçüde telafi edilmesini bekliyoruz” diye konuştu. Ekonomide toparlanmanın üçüncü ve dördüncü çeyrekte yaşanacak büyüme performansına bağlı olduğunu belirten Başkan Akın Akıncı, sözlerine şöyle devam etti; “Önce koronavirüs salgınının seyri, sonra da enflasyon, turizm ve ihracat döviz gelirleri, yabancı sermaye gibi temel değişkenlere bağlı olarak toparlanma sağlanabilir. Yılın ilk 7 ayında ihracatımız yüzde 13,7 oranında azalmış, portföy yatırımlarında yaklaşık 13 milyar dolar çıkış gerçekleşmiştir.  Turist sayısında azalma yüzde 80’nin üzerindedir. Merkez Bankası brüt döviz rezervi swap işlemleri sayesinde 45 milyar dolar düzeyinde görülmektedir. Enflasyon çift hanedeyken TCMB ve mevduat faizlerinin tek hanelerde kalması ve rezerv düzeyine ilişkin kaygılar TL’yi zayıflatmaya devam etmektedir. Dolayısıyla ekonomide yapısal sorunlarımızın öneminin arttığını ve koronavirüs etkileriyle mücadelede ekonomi yönetiminin elini zayıflattığını görüyoruz.”

BUGÜN HANGİ NOKTADAYIZ?

Geçen hafta yaşanan gelişmelerin ‘normalleşme’ adı altında, karar alıcıların Türk Lirası’ndaki likiditeyi kısacağı döneme girildiğinin bir göstergesi olduğunu dile getiren Akıncı, “Nitekim Merkez Bankası’nın ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin artması bundan sonraki dönemde iş dünyasının daha yüksek faizlerle karşılaşacağının net bir göstergesi. Faizlerin artacağı, kredinin daralacağı, iş dünyasının TL ve yabancı para cinsinden finansman maliyetlerinin artacağı ve bunun iktisadi büyüme ile istihdama yansıyacağı bir döneme giriyoruz” dedi. Merkez Bankası’nın örtülü faiz artışları ve likiditeyi sıkılaştırmasıyla TL’nin değerini korumaya çalışacağını belirten Başkan Akıncı, “Bunun Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarını çözmekten uzak olacağını söyleyebiliriz. Oysa iş dünyasının beklentisi, günlük, uyumsuz ve sürdürülmesi mümkün olmayan politikalarla zaman ve enerji kaybetmek yerine yapısal problemlerin çözümüne daha fazla önem verilmesi yönünde. Bunun için de iyi bir başlangıç noktası Türkiye’nin doğrudan yabancı yatırımlar başta olmak üzere dış kaynak çekebilecek yeni bir ekonomi programını bir an önce devreye sokması” diye konuştu.

İKİNCİ DALGA ÖNLEMLERİ YAŞAMSAL ÖNEM ARZ EDİYOR

Önümüzdeki aylarda, yılın son çeyreğinde, hatta 2021 yılında ekonomik durum için koronavirüste ikinci dalga riskinin azaltılmasının yaşamsal bir önem arz ettiğini belirten Başkan Akıncı, “İkinci dalga halinde, alınan ve alınacak önlemlere rağmen dünya ekonomisinde küçülmenin yüzde 5’ler düzeyinden yüzde 7’ler düzeyine çıkması öngörülüyor. Ticaret savaşları, sosyal ve siyasal istikrarsızlık riskleri bu öngörülere elbette dahil değil” dedi. Pandemide ikinci dalga durumunda Türkiye ekonomisinde canlanmanın devam etmesinin güç olduğunu sözlerine ekleyen Başkan Akıncı, “Mevcut durumda bile ekonomi yönetiminin pozitif büyüme beklentisi turizm ve ihracatta hızlı bir dönüş olmasına bağlı. Turizmde 7 ay kaybedilmiş durumda, turizm gelir ve istihdamının eski düzeyine gelmesi beklenemez. Koronavirüste ikinci dalga yaşanması halinde ekonomide yüzde 5’in de üzerinde küçülme olasılığı artacak, reel sektörün yeni desteklere, işsizlerin ve düşük gelir gruplarının sosyal yardımlara ihtiyacı yüksek olacaktır” diye konuştu.  Ekonominin kaynak ihtiyacının kapsamlı reformlar gerektirdiğini belirten Akın Akıncı, “Bu reformlar için toplumsal konsensüs sağlanmasının vazgeçilmez hale geldiği de görülmekte. Gerek toplumsal konsensüs gerekse karar alma süreçlerinin etkinliğini sağlamak için Ekonomik ve Sosyal Konsey gibi kurumsal istişare mekanizmalarının işletilmesi de faydalı olacak. Bütün bu çalışmalar için ülkemizin derinleşen siyasi gündemden bir an önce uzaklaşarak ekonomi gündemine dönmesi ise en önemli husustur” diye konuştu.

Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir